İşe alım süreci çok enteresan bir süreç. Şirketlerde her zaman için açık olan pozisyonlara "en uygun" aday bulunmaya çalışılır. En uygun aday tanımı pozisyona, şirketin pozisyondan beklentisine göre fazlasıyla değişkenlik gösterir.
Her işe alımın da bir optimum süresi vardır ve bu optimum süre çalışılan her bir pozisyon için farklı olabilir. Bir diğer deyişle, "optimum"un tanımı durumsal ya da pozisyon-spesifiktir. Pozisyonun önemi, aciliyeti veya gizliliği "optimum"un tanımıyla ilgili önemli ipuçları verir.
Bir pozisyon için illa ki yüzlerce başvuru gelmeli, bu başvurular arasından 8-10 kişiyle mutlaka görüşülmeli ve en doğru kişi işe alınmalı gibi bir kriter kesinlikle yoktur.
Bazen eğer yeterince iyi başvuru varsa ve yeterince iyi bir CV eleme yapıldıysa yalnızca 1 CV bile pozisyon için "en uygun" aday olmaya yetebilir. Tabi bu hemen hiçbir zaman kimsenin içine sinecek bir durum değildir. Doğal olarak da mutlaka ilgili adayla kıyasta aşağıda kalmayacak başkaca adaylar da sürece dahil edilmeye çalışılır. Sürecin sonunda bu adaylardan herhangi biri işi alabilir. Gel gelelim, bu neresinden bakarsak bakalım gerek İnsan Kaynakları gerekse fonksiyon yöneticileri için bir "iç rahatlatma"dan başka bir şey değildir. "Daha iyisi yok" arayışıdır.
Oysa ki, "daha uygun" aday her zaman için vardır. Bu nedenle de işe alım süreci ilk baştaki optimumun tanımıyla ters düşmeyecek bir anda mutlaka sonlandırılmalıdır. Bu an biraz hissi bir andır ve "doğru aday" yakalandığı anda işe alım süreci sonlandırılmalıdır.
Şu da unutulmamalıdır ki, bulduğunuz "en doğru aday"dan daha doğru aday kesinlikle bulunabilir, ama üç gün sonra ama beş gün sonra. Ancak bunun sonu yoktur. Eğer ki çalışılan pozisyonun şirket için bir önemi varsa, ilgili pozisyonun gereğinden (optimumundan) fazla boş kalması şirkete yanlış, o ana dek görüşülmüş olan adaylara da haksızlık olarak rahatlıkla yorumlanabilir.
En başta belirttiğim gibi işe alım süreci çok enteresan bir süreç. Enteresanlığın bir başka noktası da şu ki; eğer şirket olarak şanslıysanız, ilgili pozisyon için en doğru olabilecek adaylardan en az biri siz işe alım yapmaya çalıştığınız anda işe arıyordur ve yollarınız kesişmiştir. Bunun her zaman için böyle olduğu varsayımından hareket etmek ve doğru adayı bulduğunuzu hissettiğiniz anda "daha doğru"yu arama saplantısından vazgeçmek en güzelidir.
Bir diğer deyişle, en iyi işe alım henüz yapılmamış olandır ve işin kötü ya da iyi tarafı hep de öyle kalmaya mahkumdur. Dolayısıyla bir yerde işe alım gerçekleştirilmelidir.
Showing posts with label interview. Show all posts
Showing posts with label interview. Show all posts
Sunday, January 4, 2015
En İyi İşe Alım Henüz Yapılmamış Olandır!
Labels:
aday,
beyaz yaka,
business,
CV,
decision,
HR,
human resources,
İK,
insan kaynakları,
interview,
iş hayatı,
job,
kariyer,
kurumsal,
mülakat,
organization,
organizational development,
özel sektör,
şirket
Monday, August 18, 2014
İşe Alım - yazı mı tura mı?
"İnsan Kaynakları"nın olmazsa olmazlarından biri "İşe Alım" olduğuna göre,
doğru bir işe alım için yapılması gerekenleri kurcalamakta fayda var. Öncelikle doğru bir işe
alım için doğru bir adaydan önce pozisyonun gerekliliği ve doğruluğu
sorgulanmalıdır.
1- Yeni bir pozisyon gerçekten gerekli midir?
2- Gerekli olan gerçekten bu pozisyon mudur, yoksa doğru olan başka bir şey midir?
Varsayalım ki gerekli olan pozisyon aynı zamanda doğru da tanımlanmıştır. Organizasyonel gereklilikte net olduğumuza göre ikinci aşama bu gereklilikle mümkünse tamamen örtüşecek uygun bir aday bulabilmek.
1- Yeni bir pozisyon gerçekten gerekli midir?
2- Gerekli olan gerçekten bu pozisyon mudur, yoksa doğru olan başka bir şey midir?
Varsayalım ki gerekli olan pozisyon aynı zamanda doğru da tanımlanmıştır. Organizasyonel gereklilikte net olduğumuza göre ikinci aşama bu gereklilikle mümkünse tamamen örtüşecek uygun bir aday bulabilmek.
"Doğru aday" bulmanın hele ki günümüzde çok farklı yöntemleri
bulunmaktadır. Özellikle "Linkedin"in de İK rutini haline gelmesi ile birlikte aday arama süreçleri daha pratik, doğru ve güvenilir bir hale gelmekte. "Sosyal medya" tarafı ise işin "etik" tarafının da sorgulanması gereken derya deniz boyutu. Ancak, bu yazıda doğru adayı bulma mecrası ve “yöntemi”nden ziyade doğru adayın
“hangi aday” olduğuna odaklanılacaktır. Bu yazı aynı zamanda, görüşme yapılan
pozisyondan bağımsız olarak bütün mülakatlarda izlenebilecek yol hakkında da bir fikir
verecektir. Tabi sadece "insan kaynakları" profesyonellerine değil aynı zamanda
adaylara da kendilerini ilgili şirket ve pozisyon ile birlikte değerlendirmelerine
olanak verecektir.
Öncelikle alınan başvurulardan iyi bir kısa liste
hazırlandığını ve bu listedeki adayların karşılaştırılacağını varsayarak devam
edelim. Doğru işe alım için aşağıdaki soruların tamamında adayla
ilgili pozitif olunması gerekir ya da aday kendi mülakat sürecinde şirket ve pozisyonla ilgili bu sorularda pozitif ise işe "evet" demelidir. Tabi
bu soruların neredeyse hiçbiri adaya direkt olarak sorulabilecek cinsten
sorular değil. Dolayısıyla mülakat öncesi-esnası ve sonrasındaki
izlenimlerinizin bu sorular için ne kadar besleyici veri topladığı son derece kritik.
Sizin ne kadar veriyi toparlayabildiğiniz de mülakatı ve mülakat sürecini nasıl
yönlendirdiğinizle birebir ilişkili. Gelelim sorulara:
1- Aday işi ne kadar istiyor?
2- Aday işe ne kadar hazır?
3- Adayın altyapısı (eğitim-tecrübe vb.) uygun mu?
4- Adayın şirkette kalıcılığı ne olur?
5- Adayın gelişi “şirket” için iyi olur mu?
6- Adayın gelişi “kendisi” için iyi olur mu?
7- Aday şirket kültürüne uygun mu? (%80 uygunluk)
8- Şirket kültürü adaya uygun mu? (%80 uygunluk)
1- Aday işi ne kadar istiyor?
2- Aday işe ne kadar hazır?
3- Adayın altyapısı (eğitim-tecrübe vb.) uygun mu?
4- Adayın şirkette kalıcılığı ne olur?
5- Adayın gelişi “şirket” için iyi olur mu?
6- Adayın gelişi “kendisi” için iyi olur mu?
7- Aday şirket kültürüne uygun mu? (%80 uygunluk)
8- Şirket kültürü adaya uygun mu? (%80 uygunluk)
Bu sorulardan bir tanesine bile eğer negatif
cevap veriyor iseniz, ki bu adayla değil şirketle ilgili de olabilir (6.soru), doğru
adaya henüz ulaşamadınız demektir. Ancak bu demek değildir ki işe alım
yapılamaz. Diğer her süreç gibi işe alım da risk barındıran bir süreç olduğuna
göre risk alınabilir tabi ki. Risk iştahınız burada belirleyici etken.
Ancak unutulmaması gereken nokta şu ki, negatif olunan soru sayısı arttıkça
yürütülen işe alım sürecinin bazı zararlarını şirketin veya sizin üstlenmeniz
gerekebilir.
Son iki sorudaki %80 uygunluk doğru işe alıma ne kadar
hizmet ediyorsa %20 uygunsuzluk da şirketin değişimi – dinamizmi için gerekli
olan sağlıklı yüzdedir. Buradaki uygunsuzluğu “uyumsuzluk” olarak okumak
gerekir ve bu uyumsuzluğun da doğru işe alıma hizmet etmesi için negatif bir
içeriğinin değil pozitif bir içeriğinin olması gerekir.
Daha sağlıklı süreçler yürütebilmeniz ve "şirket kültürü"ne
pozitif katkıda bulunabilmeniz için sürecin yalnızca bir kısmına değindim.
Çok fazla değişkene bağlı olan “işe
alım” sürecinin kendisi özellikle "organizasyon" yapısındaki çok fazla değişkeni
tetiklemektedir. Bu nedenle "işe alım" sürecinin her aşamasında konuya gösterilen
hassasiyet canlı tutulmalıdır.
Unutulmaması gereken bir nokta da şu ki en az hassas davranacağınız nokta yanlışı
yapacağınız nokta olabilir ve bütün doğru akan bütün bir süreç yanlış işe alımla sonuçlanabilir. Eğer hassas bir "işe alım" süreci yürütmezseniz kısa listeniz üzerinden "yazı-tura" atarak seçeceğiniz adayın daha doğru aday olma ihtimali neredeyse bütün emeğinizden daha iyi sonuç verecektir.
Not: Gerek şirket açısından "işe alım" gerek aday açısından "işi alım" ile ilgili yazıları daha sonra paylaşıyor olacağım.
Not: Gerek şirket açısından "işe alım" gerek aday açısından "işi alım" ile ilgili yazıları daha sonra paylaşıyor olacağım.
Subscribe to:
Posts (Atom)