Her şirket birbirinden farklı olmakla birlikte her şirket
aslında bir yerde aynıdır hepsi “organizasyon”dur
ve bu organizasyonda çeşitli iş bölümleri, bu işleri yerine getiren de farklı
nitelik, beceri ve demografik altyapıya sahip insanlar bulunmaktadır. Bu
insanların şirkette ne kadar yaşayacakları, yaşarken neler
yapacakları-yapabilecekleri yer yer “şirket kültürü”ne
yer yer de “organizasyonel yapı”ya ve “süreç”lere bağlıdır. Şirket kültürü daha çok
duygulara hitap ederken organizasyonel
yapı ve süreçler daha çok işin “iş” tarafıyla ilgilidir. Bu nedenle de her
şirket şirket kültürü olarak farklı iken aslında “organizasyonel yapı” ve
“süreçler” konusunda aynı dili konuşabilir. Bu yazı şirketlerin birbirleri ile konuşmasalar bile organizasyonel
verimlilikte aynı dili konuşmaları gerekliliği üzerinedir.
Şirketlerin faaliyet gösterdikleri sektörden ve ne iş
yaptıklarından bağımsız olarak kurdukları/kuracakları “organizasyonel
yapı” mümkün olduğunca iyi tasarlanmalı ve birbirini destekleyen bir
bütün olarak işler hale getirilmelidir. Kötü
bir organizasyonel yapıyla iyi süreçlerin işletilmesi neredeyse olanaksızdır.
Gel gelelim, birbirinden organizasyonel süreçler olarak “haberdar” ve
destekleyen sistemler kurulması belki de organizasyonel yapının iyi
tasarlanmasından daha önemli. Bir örnekle somutlaştıracak olursak eğer “köprüler önemlidir, ama viyadüksüz
köprüler işlevsel değildir”. Köprü olmazsa olmaz ise eğer kritik öneme
sahiptir, ama işlevselliği ancak ve ancak destekleyecek yollar, viyadükler ile
mümkündür. Bu nedenle de İnsan Kaynakları ana süreçleri tasarlarken ara
bağlantı ve etkileşimleri asla es geçmemelidir.
Aksi taktirde, en iyi
ekibi kurabilirsiniz, ama eğer en iyi süreçleri ve bu süreçlere en uygun
sistemleri tasarlamazsanız günün sonunda elde edeceğiniz sonuç en iyi ekibin
dağılmasıdır.
Organizasyonel yapılar statik olmadığına göre de süreçlerin,
sistemlerin mütemadiyen gözden geçirilmesi, günün hatta yarının koşullarına
hazır hale getirilmesi, tozunun alınması gerekir. Bu gereklilik bağlamında
organizasyon içerisindeki her departman aslında kendi süreçlerinin
mükemmelliğinden sorumludur. Ancak, özellikle günlük operasyonun içerisinde
boğulan departmanların aslında çok stratejik olan bu konudan haberdar bile
olmadıkları hemen her yerde fazlasıyla nettir. Buradan hareketle de şirketlerin
özellikle “İç Denetim” ve “İnsan Kaynakları” ekiplerine büyük sorumluluk
düşmektedir.
“İç Denetim” yaptığı işin doğası gereği fonksiyonların
süreçlerini gözden geçirmek, uygunsuzluklara ve geliştirilebilecek alanlara
işaret etmek, bunun yanısıra da tasarımsal veya operasyonel riskleri minimize
edecek veya tamamen kaldıracak bakış açısına sahip olmak durumundadır. Dolayısıyla
da şirketlerdeki iç işleyişlere bir nevi dış gözle bakma konusunda motivasyonu
en yüksek ekip aslında “iç denetim” ekipleridir.
İç denetim ekipleri faydalanmasını bilen şirketler/birimler için tam anlamıyla
“nimet”tir ve organizasyonlar içerisinde kritik bir öneme sahiptirler. Bazı
şeylerin değişmesi, dönüşmesi, pozitif anlamda şirketin ileriye taşınması için
iç denetim süreçlerinde mümkün olduğunca şeffaf olmak ve iç denetim
bulgularından sonuna kadar faydalanmak gerekmektedir.
“İnsan Kaynakları” ekiplerinin işi iç denetim
ekiplerinin işinden biraz daha içsel bir dürtüye bağlıdır, bu nedenle de her iç
denetim profesyonelinin süreçlerin geliştirilmesi ile ilgili bir katkısı varken
İK profesyonellerinden sadece ilgili ve vizyoner olanlarının bir katkısı
olabilmektedir. Nedeni de oldukça basit. Şirketteki hemen herkesin iç
denetimden beklentisi zaten yolunda gitmeyen bazı şeylerin ortaya çıkarılması
ya da süreçlerin iyileştirilmesine yönelik sunacakları katkıdır; ancak İnsan
Kaynakları profesyonellerinden hemen hiç kimsenin beklentisi süreçleriyle
bizzat ilgilenmeleri değildir.
Aslında ideal olan her departmanın kendi sorumluluğunu kendisinin
üstlenmesidir; ancak neredeyse hiçbir şirkette bu böyle olmamakta veya en iyi
ihtimalle sorumluluk yarım yamalak üstlenilmektedir. İç denetim ekibi varsa
kesinlikle istifade edilmeli yoksa bir an önce kurulmalıdır. İnsan Kaynakları
ekiplerinin de organizasyonel süreçlerin tasarlanması, geliştirilmesi, bugünün
ve yarının ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için departmanlarla çalışması ve hem
departman içi hem de departmanlararası kurgunun işlevselliğine katkıda
bulunması için içsel dürtü beklenmemeli, bizzat talepkar olunmalıdır.
No comments:
Post a Comment